
Panik atağın hiç tsunami gibi bir etkisi olduğunu düşünmüş müydünüz?
Panik atak, aniden yükselen ve sizi tamamen etkisi altına alan bir tsunami gibidir. Başta ufak bir dalga gibi görünse de hızla büyür ve kaçacak bir yer bırakmaz. Ancak tsunami ne kadar güçlü olursa olsun, sonunda mutlaka geri çekilir.
Yaşamayan bilmezmiş tsunami etkisindeki bozulan dengeyi. Belki en ince çizgi de en hassas aldığım yorum şöyle ki: "Ben yaşıyorum paniği! Beni nasıl anlayabilirsin?" Bireyin yaşantıladığı hayat biriciktir. Ölüm korkusunun nahoş hissiyatı yoğun bir şekilde kendisini gösterir.
Panik atak, bir tehdit olmamasına rağmen yanlış bir şekilde devreye girer. Bunun sonucunda kişi, yoğun fiziksel semptomlarla birlikte ölüm korkusu, kontrol kaybı hissi ve çarpık bir tehdit algısı yaşar. Bu durum, kişinin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını etkileyen bir döngüye dönüşebilir:
Fiziksel: Kalp çarpıntısı, nefes darlığı/boğulma hissi, kas gerginliği, baş dönmesi, terleme, mide bulantısı gibi belirtiler.
Zihinsel: Sürekli "Bir şey olacak!" hissi, kontrol kaybı korkusu, ölüm korkusu, delirecekmiş gibi düşünceler.
Genellikle 5 dakika içinde doruk noktasına ulaşır ve aşağıdaki fiziksel ve duygusal belirtiler en yüksek seviyesine doğru ilerler. Soğuma süresi itibariyle bu durum 15-20 dakikayı bulur. Nadir de olsa 30 dakika sürebilir.
Japonca'da "liman dalgası" anlamına gelen "tsunami" sözcüğü, okyanus ya da denizlerin dibinde oluşan deprem, volkan patlaması, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu oluşan uzun salınımlı dev deniz dalgasını ifade eder. Öyle ki, bu durum insanın bilinçdışında bastırılmış duyguların bir anda ortaya çıkması gibidir. Beklenmedik ve aniden ortaya çıkan bir tehdide dönüşür.
Örneğin, bir birey bağımsız olma arzusu ile başkalarına bağımlı olma korkusu arasında kalabilir. Bu bilinçdışı çatışma, yoğun bir tehdit algısı ve panik atağa dönüşebilir.
Çocukluk döneminde anne veya bakıcıyla olan ilişkide yaşanan kopmalar, kişinin yetişkinlikte terk edilme veya yalnız kalma korkusuyla mücadele etmesine neden olabilir. Panik ataklar, bu korkunun bilinçdışı bir etkisi olabilir. Birey, yaşamlarının kontrolünü kaybettikleri bir dönemde bulunabilir. Kontrol kaybı hissi, bilinçdışında "yetersizlik" ve "tehlikede olma" algısıyla birleşir. Bu durum, fiziksel bir panik atağa yol açabilir.
Panik atağı tetikleyen ve tsunami etkisi yaratan olguları tanımak, bu süreçte önemli bir rol oynar.

Freud’un teorilerinde ifade ettiği gibi, bilinçdışında baskılanmış dürtüler, arzular veya duygular bilinçli zihne sızmak istediğinde bir içsel çatışma oluşur. Bu çatışma, kişinin farkında olmadığı bir "psişik gerilim" yaratır. Panik atağın ani patlaması, bu gerilimin bir "sinyal anksiyetesi" ile dışavurumudur.
Tsunami ne kadar güçlü olursa olsun, sonunda mutlaka geri çekilir. Hem panik atak doğrultusunda hem de zihinsel olarak yaşanılan tehditler bir süre sonra sona erer. Günün sonunda, panik atak yaşayan bir birey için fiziksel belirtilerin bir "alarm sistemi" sorunu olduğu görülür.
Sonuç olarak, panik bozukluk hem bilinçli zihinde hem de bilinçdışında bir “alarm sistemi” sorunudur. Psikanalitik bakış açısı, bu rahatsızlığı sadece semptomlar üzerinden değil, kişinin geçmişindeki çatışmalar, ilişkiler ve duygular üzerinden anlamlandırarak daha derin bir iyileşme sağlar.
Panik Bozuklugu DSM 5 Tanı kriterleri;
Tekrarlayan Beklenmedik Panik AtaklarPanik ataklar, ani bir şekilde başlayan ve birkaç dakika içinde doruk noktasına ulaşan yoğun bir korku veya rahatsızlık hissidir. Bu süreçte Zihinsel ve Fiziksel belirtilerden en az dört tanesi yaşanmalıdır.
En Az Bir Ataktan Sonra Süreklilik Gösteren Endişe veya Davranış DeğişikliğiPanik atağın ardından en az bir ay boyunca:
Tekrar panik atağı geçirme konusunda sürekli bir endişe duyma.
Panik atağı veya sonuçlarını (örneğin, kontrolü kaybetme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) anlamlandırma konusunda yoğun korkular yaşama.
Panik atağı tetikleyebileceği düşünülen durumlardan kaçınma gibi önemli davranış değişiklikleri gösterme.
Belirgin Rahatsızlık veya İşlev Kaybı Panik bozukluğu, bireyin günlük işlevselliğini (örneğin, sosyal ilişkiler, iş yaşamı, eğitim..) önemli ölçüde etkileyerek rahatsızlık yaratır.
Tıbbi ve Psikolojik Nedenlerin Dışlanması Panik bozukluğu tanısı koyarken aşağıdaki durumların var olmadığından emin olunmalıdır!
Panik atakların bir madde (örneğin, alkol ya da uyuşturucu) ya da bir sağlık sorununun (örneğin, hipertiroidi, kardiyak sorunlar) doğrudan bir sonucu olmaması.
Belirtilerin başka bir ruhsal bozuklukla (örneğin, sosyal anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk) daha iyi açıklanamıyor olması.
En önemli ve en dikkat edilmesi gereken kriter 4. tıbbi ve psikolojik nedenlerin dışlanması gerekmektedir. Danışanlar ilk başvuru yeri hastaneler olsa uzman tarafından ruhsal bozukluk üzerine detaylı incelenir. Uzman tıbbi alanın dışlanmış olmasıyla ruhsal bozukluk değerlendirme yaparak danışana tedavi yolları üzerine bilgilendirme yapar.
Panik bozukluğu tedavisinde hem psikoterapi hem de ilaç tedavisi etkili yöntemlerdir. Tedavi, kişinin semptomlarının şiddetine, yaşam koşullarına ve bireysel tercihlerine göre şekillendirilir. Bilişsel Davranışçı Terapiler, Şema Terapi, Dinamik Psikoterapi .. ekoller Panik bozukluk sık kullanılan terapilerdir.
Tedavi kişiye özgü olarak planlanmalıdır. Danışan ile iyi bir iş birliğinde, doğru yöntemler belirlendiğinde, panik bozukluğun yönetimi ve iyileşmesi mümkündür.
NOT: Tedavi için yeterli değildir lakin "Yaşam Tarzı Değişiklikleri" önem arz etmektidir.
Düzenli Egzersiz: Anksiyete semptomlarını azaltabilir.
Gevşeme Teknikleri: Yoga, nefes egzersizleri ve meditasyon rahatlama sağlayabilir.
Uyku Düzeni: Yeterli ve kaliteli uyku önemlidir.
Kafein ve Alkolün Sınırlandırılması: Panik atakları tetikleyebileceği için tüketimi azaltılmalıdır.