top of page

Sevgi, Içsel Bagların Olusumu

Yazarın fotoğrafı: Ali TuranAli Turan





Yüzyıllardır anlamaya çalıştığımız insan ve dünyası üzerine araştırma konuları devam etmiş, güncellenerek anlam bulmaya çalışılmaktadır. Günümüz dünyasında romantik ilişkiler, flörtler arkadaşlıklar bütün kapsamıyla dünya ile kurduğumuz bağlar gündemini korumuştur. Sosyal, kültürel, ve ekonomik gibi etkileşimlerle bu dünyaya farklı gözlüklerle bakmayı sağlamış, teknoloji çağı ile sosyal medyalar ile hızla etkileşimini sürdürmektedir. İnsanın insana ihtiyacı olmuştur.


İnsan, sevmeyi ve sevilmeyi ihtiyaç olarak yaşamıştır. İnsanın dünyasında kurduğu bağ ile sevgi ihtiyacını karşılamaya çalışmıştır. Bir kişiyi veya bir şeyi sevdiğimiz de bağ kuruyor ve bizi hayata tutmaktadır. Sevgi insanın temelinde bu dünya ile bağ kurmasını sağlayan bir duygu olmuştur.

İnsan yaşamını sürdürmek için ise en temel bir duygudur.


Sevgi, insanın varoluş sorununun yanıtıdır.

Erich Fromm





Psikanalitik kuram anneyi bir nesne olarak da adlandırır. Bebeğin ilk anne memesiyle kucaklaşması, ondan beslenmesi, onunla korunması, kendini onunla bütün hissetmesi ilk nesne olan memenin, bebeğin ve dolayısıyla her insanın hayatında var olan ilk ilişkidir. Bunun yanı sıra korunmaya muhtaç, onun için korkunç ve ürkütücü gelen bilmediği dünyayı anlamlandırmaya çalışan bebeğin sığındığı ve korunduğu ilk yerdir.


Melanie Klein’a göre kurulan ilk nesne, ilişkisinin insan ruhsallığını anlamanın temel paradigması bebeğin içsel gelişiminin tamamına dayandığı savunur. Bebeğin korunduğu sevildiği, ihtiyaçlarının karşılandığı bir dünyası oluşur. Bu paradigma, bebeğin içsel dünyasının nasıl şekillendiğini ve daha sonra gelişecek kişilik yapılarının temelini oluşturur.


Kaynak olan nesne ilişki kurmamıza yardımcı olmuş, bebeğin varlığına yardımcı olmuş, ihtiyaçlarına cevap vermiştir. Dünyada ki tehlikelere hazırlamıştır. Anne sevgisi, çocuğa sadece hayatta kalma isteği değil, aynı zamanda yaşama sevinci de aşılar.


Anne, ontolojik olarak yetersiz doğan bebeği için en uygun koşulları yaratır ve

gelişim süreçlerinde ihtiyaçlarını yeterince karşılar. Donald W . Winnicott’un geliştirdiği Yeterince iyi anne kavramı ile, fiziksel ve duygusal uyumuyla kendisini bebeğin çeşitli gelişim aşamalarına uyarlayabilen bir anne tanımlanmaktadır. Anne-baba, erken çocukluk döneminde sağladıkları bağın, romantik ilişkilerinde de sevilebildiği ve sevdiği ilişki içinde olacağını gösterebilir.





Nitekim erken çocukluk döneminde yeterince ihtiyaçları karşılanmayan çocuk hayal kırıklığına uğramıştır. Doğan Cüceloğlu'nun söylediği gibi, Anne-babadan alınan sevgi ile dünyasına anlamlı bir değer kazandırıyor. Ancak çocukluğunda anne ve babalarının gözünde değer bulamayanlar ömür boyu değerini başkalarının gözlerinde ve sözlerinde ararlar.

Bağ kurmakta zorluk yaşayan bireyler, romantik ilişkilerinde sorunlarla karşılaşabilir ve sevmediği veya sevilmediği ilişkiler içinde hayal kırıklığı yaşayabilirler. Derin ilişkiler yaşamaktan kaçınabilirler. Hayal kırıklığı yaşamamak için yüzeysel ilişkilerde kalarak ilişki doyumunu yeterince almakta zorluklar yaşayabilirler.


Problematik yaşanan ilişki biçimlerinde dinamik psikoterapi türevindeki terapi ekolleri, bireyin içsel çatışmalarını çözmesine yardımcı olmaktadır. Bireyin kişilik gelişimini, duygusal iyileşmeyi ve ilişkilerini anlamasına yardımcı olarak daha derin ve kalıcı değişiklikler yapmayı hedefler.

Terapi ile bireyin içsel çatışmalarını, geçmiş deneyimlerini ve savunma mekanizmalarını keşfetmesine ve bu bilgiler ışığında daha sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olur.

 
 

© 2024 by Ali Turan, Uzman Klinik Psikolog

bottom of page